Это просто,чтобы общую картину представить.
А насчёт алевитов в иранском Азербайджане,что можете сказать?У Вас есть какие нибудь данные?
Я думаю иранские алевиты это те же люди, что и турецкие. Просто те тюрки, которые сохранили старую традицию. Почему я вначале сказал, что алевизм это старая версия шиизма? Прочтите одну из алевитских хутб, станет ясно их мировоззрение.
İMAM CAFER BUYRUĞUNDA ZAKİRLİK.
ESİRGEYEN VE BAĞIŞLAYAN TANRI'NIN ADI İLE
Bu Buyruk, tümüyle İmam Cafer Sadık'ın sözlerinden oluşur. Onun sözleri açık ve kesindir. İnananlara Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat kapıları ile bunlara ilişkin bütün erkân anlatılmıştır. Tarikat yolunun pirleri ile erkâna varan talip, sofu kardeşlerin neler yapmaları gerektiği tüm inceliği ile açıklanmıştır. Resul soyundan gelen pirler ve inananlar buna göre davransınlar, buna göre yol erkân sürsünler!.. Buna göre davransınlar ki, onların Muhammed ümmeti oldukları belli olsun. Ve de o zaman onlara Müslüman denebilsin!
ZAKİR
Bir keresinde Ulu Tanrı, Cebrail'e buyurdu:
"Ey Cebrail bana yeryüzünden haber getir!"
Cebrail, Tanrı'nın bu buyruğu üzerine cihanı dolaştı. Yeryüzünün belirsiz bir yerinde "tevhit" sözü ile birbir zikir işitti. O zaman orda durakaldı ve yere indi. O anda yetmiş bin kanatlı meleğin de "tevhit" sözü çağrıştığını gördü. Olanları izledikten sonra varıp Tanrı katına çıktı.
Durumu Tanrı hazretlerine bildirdi:
"Ey Perverdigar, falan şeyhin taliplerinden gerçek talip olan adamları gördüm. Oturmuş adını anıyorlardı. Tevhidin avazı yerden göğe dolmuştu. Ben hayran oldum" dedi.
(Cebrail'in anlattıkları) ulu Tanrı hazretlerinin hoşuna gitti. Şöyle dedi:
"Ey Cebrail, o kullarımın ibadetlerini kabul ettim. Günahlarını yarlıgadım. Yer, gök meleklerini de yarlıgadım. Ey Cebrail, senin de günahından geçtim, âzât ettim."
İmam Cafer Sadık Hazretleri:
"Her kim eceli yettiğinde öz günahını görse, o anda o ölenin günahından geçtim" buyururlar.
Ulu Tanrı Hazretleri:
"İzzetim ve celâlim için sınama amacı ile bana zikredene ve zakir olana gökten yetmiş bin lânet aşağı insin. Ancak saf olarak oturmuş olan cemaatin günahından geçerim" buyurmuştur.
Şimdi "halife" beş harftir. Birisi düşmüştür. (Bunu alfabenin harflerinden çıkarırsak) yirmi dokuz kalır. (Bu kalan) on iki - on iki bölündüğünde (geriye) beş kalır. Beş şeriattır. Hazreti Resul'ün şartıdır. Ve halife Muhammed Mustafa'nın işini işlemeli ki âyin-i erkân yerini bula. Ve de şeriat tarikatın kapısıdır. Bir kimse şeriatı yerine getirmezse tarikata giremez.
Ve de "pîr" adı dört harftir. O dört harf (yirmi dokuzdan çıkarıldığında yirmi dokuz) yirmi beş olur. On iki - on iki bölündüğünde (geriye) bir kalır. O bir tarikattır.
Ve "tarikat" da yedi harftir. Hazreti Emirelmüminin Ali Veliyullah'tır. O (tarihat) Ali işleği gerektirir ki âyin-i erkan yerini bulsun. O pir kendini bilmezse pirlik canına büyük olsun.
Ve de "zâkir" adı dört harftir. (Bu dört harf yukarda kalan yirmi beş harften çıkarıldığında orası) yirmi bir olur. (Yirmi birden) on iki çıkarıldığında dokuz kalır. Dokuz ise doksan bin sözdür. Ulu Tanrı'nın sözüdür. Tanrı, bu doksan bin sözü Hazreti Muhammed aleyüsselam'a bildirmiştir. İşte zâkir'in bu doksan bin sözü içinde gezdirmesi gerekir ki ulu Tanrı var olsun. Zâkir yerde, gökte zikir sırasında tabibdir, arıdır. Zikirle uğraşan kimsedir.
Tanrı zâkir için:
"Cebrail'in hizmetini üstlenmiştir. Yer ile gök arasında yetmiş bin nur kanatlı melek zikretsin" buyurmuştur.
Halife ve zâkirler öz adlarını bilmezlerse, öz adları kendilerine büyük ola. Tamunun yedi kapısı bunların yüzüne açıla. Ve cennetin sekiz kapısı yüzlerine örtüle. Şeytan aleyhüllâne gibi olalar.